Mektup Nasıl Yazılmalı?

Mektup, yakın bir arkadaşınıza yapacağınız muazzam bir beyandır: Onu düşündüğünüzü ve ilişkinizi bunu yazıya dökecek kadar önemsediğinizi ve bu irtibatın diğerlerinden farklı bir önemi olduğunu anlatır.
Bu, parfümlü kâğıtlar sipariş etmek veya süslü el yazınızı kusursuzlaştırmak anlamına gelmez (siz tabii ki bunları da yapabilirsiniz). Burada önemli olan düşünceli olmanız ve çaba harcamanızdır. J. Willis Westlake’in 1876’da yayımlanan “How to Write Letters” isimli kitabında dediği gibi: “Her türlü yazıda gerekli olan iki şey vardır: birincisi, söyleyecek bir şeye sahip olmak; ikincisi, onu söylemek.”. Başlamadan önce birkaç önemli nokta üzerinde beyin fırtınası yapmayı faydalı bulabilirsiniz. Arkadaşınıza veya sevdiğinize gerçekten ne söylemek istiyorsunuz? Peki sizin bu söylediklerinizi okurken onların nasıl hissetmelerini istersiniz?
İyi bir mektup, anlatıya odaklanmalıdır. Mektubunuzun nihai amacı, mektubu yazdığınız kişiyle paylaştığınız bağı yüceltmek olmalıdır. Onlara sizin için önemli olduklarını söylemelisiniz. “Seni gerçekten özledim’” demek yerine “Seni çok sık düşünüyorum ve bu beni mutlu ediyor” demeyi denemelisiniz. Hitabınızda ne kadar spesifik olursanız o kadar iyidir. Onun gülüşünü mü beğeniyorsunuz? Size verdiği destekten ötürü ona minnet mi duyuyorsunuz? O hâlde ona yazarken onunla ilgili bu konuları cümlelere dâhil edip “Bu yaptığınla çok gurur duyuyorum… Şu niteliğine bayılıyorum… O sözlerini hatırladıkça çok gülümsüyorum…” biçimlerini kullanmanın oldukça yararını göreceksiniz.
Anılara yolculuk yapın.
Mektubunuzun özünü bu bölümde oluşturun.
Muhatabınıza iyi şeylerden bahsedin, ona karşı duyduğunuz sevginizi belirtin. Birlikte oluşturduğunuz anılarınıza bir göz atın ve anımsadığınız güzel anları hâlâ hatırladığınızı ona da açıkça anlatın. Buradaki ana fikir, aranızdaki fiziksel mesafe ne kadar çok olursa olsun, onun her zaman kalbinizde yer aldığını anlatacak anıları yakalamaktır: “Hatırlıyor musun, şu gün, şunu yaparken ne çok eğlenmiştik…” gibi.
“Beklenmedik haberler ve dedikodular, mektup yazarlarının yuvalarını yaptıkları dalları ve otları kapıp götürdü. Radyolar ve telefonlar araya girdi. Mektup yazanların artık en özel meseleler dışında inşa edebileceği hiçbir metin kalmadı. Bir, iki mektuptan sonra da çok özel olanın dahi gücü ne kadar da tekdüze hâle geliyor!”
Virginia Woolf.
Bugünse popüler haberleşme araçları ve sosyal medya kaynakları sevdiğiniz kişiyi hayatınızın temel ayrıntıları konusunda çoktan avcunun içine almış durumda. Uzun ve özel hikâyeler ise Woolf’un da belirttiği üzere tekdüze hâle gelme riskini her zamankinden daha çok taşıyor. Bu nedenle, sevdiklerinize yazdığınız mektuplarda onların bilmedikleri şeylere odaklanmaya gayret edin ve hayat dolu metinlerle yazınızı canlandırın.
Dil bilgisinden ziyade ne yazacağınıza odaklanın.
Arkadaşınızın mektubunuzu uzun süre saklayabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Mektubunuza değer verebilir ve onu bir kereden fazla okuyabilir. Hatta mektubunuzu ilişkinizin kanıtı olarak siz öldükten sonra ortak arkadaşlarınıza da gösterebilir. Bu nedenle asıl meseleniz küçük yazım hataları olmamalıdır. Ona ne yazacağınıza odaklanmalısınız. Konu, biçimin önüne geçmelidir.
Geleceğe dönük planlar yapın.
Uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınıza yazıyorsanız metnin sonuna onu tekrar görme umudunuzu ve arzunuzu da eklemeye çalışın. Arkadaşlığınızda birlikte yaşadığınız önemli bir anı ona tekrar hatırlatarak birlikte daha fazla vakit geçirmek istediğinizi gündeme getirin.
Belki eski bir arkadaşınıza mektup yazmak fikri ilk seferde size tuhaf gelebilir. Ancak korumaya değer bir arkadaşlık üzerine yeniden düşünmek için böylesine bir uğraş vermenin çok büyük önemi vardır. Hatta bu süreçte arkadaşınızla ilgili sevdiğiniz şeyleri yeniden keşfedebilirsiniz. O hâlde sade kalın ve sadece eğlenmeye bakın.

Kaynak Metnin Yazarı: Chloe Rose Stuart-Ulin.

Farsça