Bilinmezler

Ne yapsam ellerim hala bomboş. Ve avuçlarımın içi hüzün kırıntılarıyla dolu.
Bir şarkı, ya da tatlı sözlerle örülmüş bir şiirin üstüne serpilip duruyor o hüzün kırıntıları. Geçmişi hatırlayıp geleceğe umutla bakabiliyorum.

Ancak umutların hepsinin üstünde garip hüzün kırıntıları bezeli.

Tatlı bir şarkı yada sözlerin en tatlısıyla örülmüş en güzeli şiirlerin… hüzün kırıntıları aralarına doluyor. En güzel aşk sonelerinde shakespearenin bir boşluk var. Hep yalnız gibi geliyor kalabalık soneler. Hepsinde bir şeyler eksik. Hepsi matem siyahıyla kaplanmış. Hepsi birer birer içimdeki yalnızlıktan paylarına düşeni alıyor. Adını bilemediğim senin eksikliğinin kırıntıları en güzel şiirleri ve en güzel şarkıları matem siyahına boyuyor.

En güzeli düşlerin yitirip gitmiş bitimsizliğini. Ve kap karanlık geceyi süsleyen ayışığı. Gün ışığında garip ve lanet olası bir yalnızlık var. Bitimsiz sandığım her şey biçimsizleşmiş. Ve sonsuzluk büsbütün yalan olup gitmiş. Ve ellerinin yokluğunun hüznü cam kırıkları gibi parçalıyor parmaklarımı… parmaklarım paran parça. Ve kan revan içinde hayat. Ve varlığının yerini arıyor aklım bilinmez köşelerinde bitimsiz evrenin. Bulamıyor. Ne adın belli, ne de evrendeki yerin. Sonra, içimde evren kadar büyüyen bir yalnızlık… ucu bucağı görünmüyor. Her yer bir anda yalnızlığa kesiyor. Ve sonra karanlık… en bitimsizi karanlığın. Hep adını bile bilmediğim sana hasretin getirdiği şeyler bunlar. Hep adını bile bilmediğim senin suçun. Çünkü ne adın belli senin, ne de evrendeki yerin.

Günün her doğuşunda ve dünyayı her sarışında gecenin hep bu hal üzreyim. O gün ve o gece başka bir arayışın başlayışı demek hep. En güzel tınılarında en güzel şarkıların ve en güzel sözlerinde en güzel sözlerle örülmüş şiirlerin hep sana giden bir kapı var. Ve açtığım hiç bir kapının ardında yoksun. Çoksun ve her yerdesin. Ve yoksun ve hiç bir yerdesin. Şimdi alıp bu sözlerin tümünü yazmak istiyorum bütün kuşların kanatlarına. Çünkü belki bir gün olduğun yerde kaldırıverirsin başını ve birinden birinde görürsün. Belki merak edersin, nedir bu sözler ve kimindir diye. Belki bilirsin ve başlarsın aramaya, belki gülüp geçersin yüzünde garip bir tebessüm oluşur. Yeni yeni sahnelenen bir oyun var yaşadığım bu garip yerde. Ve o oyunda bir şarkı… “belki bir gün” o şarkının adı. Evet! “belki bir gün!” belki bir gün bir yerde ansızın, apansız, hiç beklenmedik bir anda… her hangi bir yerde çıkıvereceksin karşıma. O zaman adın da bilinecek, yerinde. Maddenin varlığıyla başlayan bir yönetici yasa vardır madde ve insan üzerinde. “her şey ancak ve ancak tam zamanında olur.” Daha öncesinde olup biten her şey olacak olanın olması için ön hazırlıktır sadece. Arayışlar, kaçışlar, sevinçler, mutluluklar…. hepsi ama hepsi bir yerde seni bana hazırlarken seninle olmaya yalnızlıkla antrenman yapıyorum ben. Antrenmanların en zorlusu ve en belalısı antrönerlerin.

Yayım tarihi
Genel olarak sınıflandırılmış